Ocak 30, 2011

Ben Sadece Tüketmekten Korktum!

Katharsis yolculuğundan döneli tam 10 gün oluyor bugün. 10 gündür Istanbul'dayım ve şaşılası bir hızla gelişler-gidişler-sevmenin ve güvenmenin eşiğinden dönüşler yaşıyorum; biraz sessizleşerek biraz peyderpey..

Hergün sevdiğim sokaklarda yürüyorum, Kule'de çay içiyorum, Enginar'da şahane enginarlı salata yiyorum, Serdar-ı Ekrem'de evlere bakıyorum alıcı gözle, hayal kuruyorum en çok; derin derin hayal..

Büyük Hendek'ten eve dönüyorum sonra ve eve dönüş yolunda tükettiklerim(iz)i düşünüyorum.

Derken;
Bugün Şişhane'ye doğru gelirken okuduğum kitaptaki bir paragraf yüreğime oturdu sanki.

Kitaptanla buluşmamızdan bahsedeyim önce;
Diyarbakır'dan Xuşkamın'a almıştık önce, bir tane daha olsaydı ben de alacaktım ama olmayınca Istanbul'a gidince bulurum deyip vazgeçtim. Öyle ki Mardin'e gittiğimde Leylan Cafe'de buldum aynısından. Heyecanla önsözünü okudum, önsözünde Oğuz Atay'ın 'bönsözü'ne atıf yapmasıyla gönlümü alıverdi hemen.

Sonra ancak havaalanında okuyabildim, çok ilginç şeyler oldu, bunu apayrı bir yazıda birkaç gün içinde anlatacağım ve uzunca da kitaptan bahsedeceğim.

Kitap şu:
Kına ve Ayna - Kürtlerde Ölüm ve İntihar; Müslüm Yücel yazmış. Bir inceleme kitabı.

Henüz 70. sayfalarda dolanmama rağmen her okuduğum sayfa ayrı sarsıyor beni, altını çizdiğim satırların toplamı neredeyse kitabın tamamı edecek.

Neyse;
Bugüne dönelim..

Murathan Mungan'dan bahsediyordu. Lal Masallar'dan.

Önce Lal Masallar'ı düşündüm. Neredeyse 6 yıl olmuş okuduğum, ne kadar özlediğimi ve hala onun üzerine hiçbir kitaba öylesi bağlanmadığımı düşündüm.

Müslüm Yücel şöyle diyordu:

"Mungan bu yüzyılın belki de son masalcısıdır. Masalı kurgularken, bugünün insanına yapılır bütün vurgular. Mahmud ile Yezida'nın günümüze inmiş biçimleri ise Lal Masallar'daki Azer ve Yadigar hikayesidir. Hikayenin kahramanları bugünün insanlarıdır. İki sevgilinin konuşmaları, iki sevgilinin aşk hallerinden geçmişe yapılan göndermeler ve bu göndermelerin çözümlenmesi, Mungan'ın masala nasıl bir anlam verdiğini açıklar. 'Sevgiyi, sevmeyi niye böyle geçmişte arıyorsun.' sorusunun karşılığı tek cümle ile özetlenebilir, ama bu tek kelime aynı zamanda son çeyren asrı da özetler niteliktedir: 'Her şeyi öylesine yitirdik ki.'"

10 gün önce ağzımdan çıkan, titreyerek söylediğim şeyi hatırladım: "Tüketmekten o kadar korkuyorum ki."

10 gün sonra bugün anladım ki, en korktuğumu yaşamışım. Yitivermiş! Şehirli ilişkilerin yitikliğinde,,

Lal Masalları bir daha okumaya karar verdim, Şişhane'de indim, Kule'nin çevresinde dolandım, bir çay içtim, sokağımda yürüdüm, ışıklarına baktım, işime gücüme yürüdüm günlerdir dilime dolanan ezgi ile..

(Benim elimdeki kitap daha yeni bir basım olduğundan kapağı daha farklı, ama keşke fotoğraftakinden olaymış.)

Hiç yorum yok: