Mart 30, 2011

Abukluk;

..desem değil, kaderin benle oyunu desem ondan da emin değilim.

Lakin şu an, az önce yediğim pırasa yemeğinin midemde yumruk şeklinde oturuyor olduğunu hissediyorum.

Harika bir mobilya tarihi dersinde bugünün retrosu dünün gerçek parçalarına çığlıklar atarak baktıktan sonra tam 4 saat tiyatro sahnesi tasarlayınca bugünün daha fazla beyin aktivitesine maruz bırakılmamasını istemiştim ki, gidip kendime sketch defteri aldım (tasarım yapmak isteyen gaza gelmiş insan modeli), üzerine yağmura yakalandım. (Ha bir de harika bir bant kesme şeysine servet yatırdım, kendime kızdım ama durduramadım.) Odaya gelip sabah aldığım çikolatalarımı yedim afiyetle ancak doymayınca akşam yemeğini erkene çekeyim dedim.


Taa evden taşıdığım pırasa yemeğimi ısıtırken mutfakta bir çift sevgili sarmaş dolaştı, pırasa ister misiniz diyecektim bölmek istemedim.

Derken, hatun tarafı gitti. Çocuk usulca yanıma yaklaştı (elimde pırasayı ısıttığım tava var bu arada, üzerimde pijamalarım, ayağımda parmak arası terlikler), "Sana birşey danışsam" dedi. "Tağbi" dedim. En fazla pırasa ile ilgili birşey sorar demiştim, ama bana hatun ile ilişkilerini anlattı. Aslında onun ikinci erkek olduğunu, kızın tutkuyla bağlı olduğu o adamı hala unutmadığını; tercih edilmesi için ne yapması gerektiğini vs vs.

"Aq" dedim içimden, yemin ederim tutamadım dedim.

Ben bunu 2 yıl önce yaşadım desem, o çaresizlikle kafama çakar bir tane diye düşünmedim değil. Ama olmadı. Anlattım.

Birden kendimi tutkuyu tarif ederken buldum; yüzümde çikolata yerken elinde balon taşıyan çocuk mutluluğunda hem de..

"Siz kadınlar" dedi.
"Biz birşey yapmadık" dedim.

Ağladı, küfretti, adımı sormadan teşekkür etti. Gitti.

Ben de hafif soğumuş pırasamı yedim hızla ve mutfağı terkettim.

Evet! Bu oldu, az önce mutfakta.

/Beynimi geri istiyorum ve hissizliğimi./

Bir anda herşeyden, aynı anda, tek nefeste; vazgeçmek gibi.

Mart 29, 2011

Gam dediğin gönlün ne yanına denk düşer..

Gamlı prensesle sonunda denk gelmiş olmak, geç oldu diye üzülüyorum lakin her şeyin de bir vakti var bilirim..

Tesadüfler sonra buluşma vardı bugün..

"Ölmek istedim.Dirilttiniz." derken canı ne kadar acıyordur. Bilirim.

..Neden en olmadık anlarda geliyorsun aklıma ya da olur anlar hiç olmuyor mu? Şaraba bu denli hazırlıksız yakalanmak, ölsek ağlamazdık ya; ondan kelli..

28.03.2011 /

Kalbimizin Hayat Noktası

Kaç zaman oldu saymaktan geçtim,
Son zamanlardakini toplasan bu yaşıma kadar olanları geçer kulaklıkla gezdiğim günler, saatler..

Fuad albümünden bahsediyorum;
..beraberinde ağlıyorum, gülüyorum, çizim yapıyorum, kitap okuyorum, dostlarıma gülümsüyorum, yürüyorum, fotoğraf çekiyorum.

Bir ezgiler toplamının hayatla örtüşmesi böyle birşey oluyor sanırım.

Dinleyelim, hep birlikte.. Dinledikçe çoğalsın ortaklığımız, yanyanalığımız!

Ermenice Öğreniyorum Part (hala) I

Maalesef öyle oldu, Part I'i yazdığımdan bu yana pek ilerleme kaydedemesem de 'Ermenice Dil Kartı'nı daha çok okuyorum, epeyce Ermenice şarkı-türkü biriktiriyor&dinliyorum..

İlerleme kaydedememe nedenimse Ermenice derslerinin gününü hayat gailesine denk düşürememem. Zira şimdilik sonraki döneme kalmış gibi gözüküyor. Fakat Ermeni Kültür ve Dayanışma Derneği'nde Sözlü Tarih Atölyesi'ne gidiyorum, pek güzel ve verimli geçmekte..

Pari irigun :)

Mart 22, 2011

Keseyazdım..


Tesadüfler tanrısıyla epeydir görüşmüyoruz; kepenklerle de barışamadım, zira sınavlar, hayat gailesi, hevessizlik, hissizleşme..

İstemezdim kepengi açmaya bir rüyanın vesile olmasını..

Her günki sabaha uyandım yine, her zamanki gibi telaşlı ve bir o kadar özlerken telaşsızlığı..

Dün Newroz'a 'Hoşgeldin' dedikten sonra; güne güneşle devam etmeyi bekliyordum sanırım ki kocaman kocaman yağan kara 'epeyce şaşırmayı' seçtim. -Belki de temize çekememiş olma korkusu şaşkınlık olarak zuhur etti.

Rutini bozmamak adına kahve, bilgisayar, müzik, telaşla okula hazır
lanma derken rüyam geldi aklıma. Hani olur ya, gün içinde hatırlarsınız geceden kalanları ya da gece yediğiniz naneleri gün gelir unutur da susarsınız tüm samimiyetsizliğinizle..

Ya da kabus..
Ya da zihnim bana oyunlar oynama derdinde yine bu aralar..

Hatırlıyorum; haftasonu otobüse yürüyordum, omzuma asılı defin zilleri oraya buraya vururken kısacık-saniyelik hatta- düşündüm. 'Acaba saçlarımı kesmeye ne zaman karar vereceğim, Issız Adam'daki kadın gibi istemediğim bir evlilik yapıp mutsuz bir şekilde hayatımı devam ettirirken mi?" Bu cümleyi sarfetmek kadar kısaydı düşünme an'ı, sonrasında çamura bata çıka koşturdum otobüse..

Ve bu geceki kabus. Elimde makas, saçlarımı kesiyordum. Kim olduğunu hatırlamadığım ama tanıdığım biri kesmemi söyledi, yerini gösterdi. Kestim, epeyce.. Sol yanı kısacık kaldı saçlarımın, ne bok yediğimi farkettiğimde bıraktım hemen makası; yandım. Diğer yanı da kesemedim. Bir yan uzun bir yan feda yürüdüm. Devamını hatırlamıyorum rüyanın, keşke uzadığını da görseydim; ne kadar iyi gelirdi.

Hem bu şimdi neye işaret, nedir bu ikircik? Halbuki o 'depo' bahçesinde, son defa el de sallamıştım, emin de olmuştum samimiyetsizliğine yine.. Temize çektim derken, artık senle ilgili yazmıyorum derken, bu ikircik.. ?

Tesadüfler tanrısı, bu aralar uğraman gerek; yoksa..

(Sabah okulda defterime yazmıştım bunu, şimdi akşamın bu saatinde örmüşüm saçlarımı 'Kimseler el sürmesin der' gibi-mi?) - 22.03.2011 23:10