Nisan 30, 2009

Gidiyor!.

Sonunda!.

Giz şehrine.. Antakya!.

4 gün, haritasız..

Hayaliyle gerçeği farklı olsa da; yalnız-kalabalık, haritalı/sız, gelişigüzel-planlı..

Ama olsun.. Antakya.. Merak şehri!.

/Gelseydin haritanla,,.günübirlik/

Nisan 22, 2009

Günün Sorusu?!

Keyf.
Tad.
Yalan.
Dün.
Gün.
Erken.
Çanta.
Kırıştı kıyafet.
Yol yordam.
Ses.
Cesaret.
Güven.
Kahvaltı.
Giz.
Zaten.
Karar.
Küs gibi.Kaç ay?!Değil halbuki,gibi!
En.
Değer.
Hayat.Eksik şimdi.

Gidiyor şimdi.

Dündü,.

Canım acıyor, yanıyor gibi böyle.
Bitmiyor. Kabus gibi geliyor.
Benim sadece inanılmaya ihtiyacım var.
Güvenilmeye.
Yaşamaya. Tadını çıkarmaya.
asLI olmaya.
Dur demeye. Yürümeye.
Baskı altında olmak. Yordu.
İnanılmaya.
Ölesim var.Çok fena hem de.
İnanılmak için tek yolum ölebilmek.
Ama ben cesur değilim o kadar.
Olamadım.
Kırmızı saçlarım olsa böyle.Mavi gözlüklerim.
Çığlık atarak koşsam.
Elbisem vardır belki.Ayakkabım değil, pabuçlarım.
En değil, hiçbir şey olmak gerekince.
Tarlabaşı nereye düşer tam olarak.
Hatırlamıyorum.
Sesleri sevmiyorum.Gözleri.Gamzeleri.
İsimleri.Soyisimleri.Sıfatları.
Köpek gibi seviyorum ağlamayı.Yoksa patlar içimde.
Nefret etmemi istiyorlar ağlamaktan.
Ben sadece konuşmak istedim.
Yeniden yürüdüğümü görebilmek.
Cesaret alabilmek.
Yol yordam dinlemek.
Ben niye erken geldim.Bunları duymak için mi?
Basit falan değil bir bok.Zor işte;iliğime, kemiğime kadar zor.
Ezik olmadım ben hiç.Olmayacağım da.
İtiraf etmeyeceğim hiç.
Kulaklarım kopsa da duymasam derler ya.Derler mi bilmiyorum.
Midem bulanıyor hem.Madem öyle ben neden he, neden?
Niye?

Nisan 19, 2009

Gün; ömür!.

Her gün biraz daha çemberin içinde hissetmek, ama bir o kadar da dışına çıkmak.. Normal mi değil mi, hiçbir fikrim yok şu an. Bir sürü parametresi olabilir; ben, diğerleri, ol-a-mayan diğerleri, zaman, mekan, şarkılar, yolculuklar, mekanlar, kavgalar, eski küskün sanılmalar, yeni başlangıçlar, gidenler, hiç gitmemiş ve gitmeyecek olanlar, filmler, eller, şehirler, Kavalcık, Reyhanlı, Asya, denizin kokusu, Taksim'in keşmekeşi, şehrin ışıkları,..

Geç kalan mıyım?, yoksa sırasını bekleyen mi? Kısmet, hayırlısı, kader, e ama zamanı.. Bir tek ben biliyorum, sonra şaşırmayayım diye. Hem de mimiklerimi kaybettim.

Keşke bugün Ankara'da 12 saat uyumak yerine, yorgun argın dolansaydım sokaklarında, kokusunu alsaydım.

Çok olmuş, haykırarak ağlamayalı..


Gözlerimi kapattım. Bir şarkı var ardarda, yeniden başlayan.. Hayal ediyorum.. "Ne güzel çocuklar" var, sayıları çok değil, bir elin parmaklarından azlar. Hala "hevesliler", belki hala "acemi". Ama birinin söylediğine hep birlikte gülen; birine söyleneni hep birlikte sırtlanan.. Ve gerçekten "muhteşem"diler!.

Keşke özlemişim diyebileceğim bir dostum olsaydı ya da olmadığında özlediğimi hissedeceğim. Ben de çok özledim, özlüyorum. Kendime söyleyebildiğim sadece. Biri..

Sonra şey oldu, el sallarken kafam karıştı. İndiğimde nerede olduğumu bilemedim.

Çok zaman olmuş, böyle ağlamayalı.

Ben.. Şimdi.. Başlarken.. Meğer ne kadar yorulmuşum.. Keşke bu kadar yalnız hissetmeseydim. Keşke bu kadar bilmeseydim senaryoyu.. Keşke "şen" bir çocuk olsaydım, başlarken dinlediğim şarkı sonda dinleyeceğim olsa, bir başka olsaydı. İnansaydım.

Bir tabak peynir.. Tıka basa doldurmak.. 1tl..

Koşar adım yürüseydim. İçtiğim her sigaradan midem bulanır ya, yarım sigaradan o kadar tad alırım ama.

Gülmeyeli çok oldu. Haykırarak şarkı söylemeyeli. Sarhoş olmayalı. Nar gibiyim, dağılmış; parça parça..

El yazısı.. Kokudur, o'dur, tenidir, gerçektir, her kıvrımı başka bir duyguya denk gelir, "en" güzel anıdır, kişi değerliyse değerli olandır, tarihtir.

Ben sadece 'en' bir şey olabilmeyi istemiştim.. Benim için ne kadar "çok" bir şey olmak, asLI olduğumu hatırlamak gibi.

Gitmeli, günübirlik.. Haritayı da alıp,,.

Çok zaman olmuş, özlemişim ağlamayı.

"İlk yazdan şendik!."

Nisan 17, 2009

Bu Yaz!.

"Bazı yazlar uzaktan geçer." (M.Mungan)

Aynı, bu yazın da çok uzaktan geçeceği gibi!

Kedilerin yürüyüşleri..


Kediler çok bencil, miskin, merakları aptalca..

Ama yine de seviyorum, kedileri!..

Bozukluk cebimi deldi,,.

Şöyle yapalım..

Sen cebindeki bütün bozuk paraları ver, ben bakkala gideyim.. Dolmuş için ayır ama, tamam mı?!

Nisan 15, 2009

Islak çok,..

Çok zaman geçti, sanki bir masalın içinden geçmiş gibiydi herkes.. Kiminin pastadan evi, kiminin takunyaları, kiminin harikalar diyarında yaşamı vardı.

Yağmur geldi.. Pasta eridi, dağıldı; takunyalardan ayaklar ıslandı; harikalar diyarını seller aldı, götürdü,..

Bugün yağmur var Ankara'da, ışıl ışıl güneşin ardından!

Nisan 11, 2009

Bizim sokaklarda;

..kavga yoktu,
..erkekler ip atlayabilir, kızlarsa top oynayabilirdi,
..evcilik kilimlerimiz hepimize yetecek kadar büyüktü,
..elma şekerini bile birlikte yerdik,
..meybuzu sırf kendimize almaz, 'öteki'ne de alırdık,
..birbirimizin mutlu olması için hayatlarımızı altüst edecek şeyler yapmaz, bunların kararını bir başkası için ver(e)mezdik,
..fotoğraf makinası herkeste yoktu, çok nadir bir karede yanyana dururduk,
..küsemezdik, küstüğümüzde içimizden bir şey kopardı,
..birbirimize güvenirdik,
..birisi bir şey dediğinde illaki bir kez durup düşünürdük,
..sır saklardık,
..hiç kazık attığımız olmadı bir başkasına,
..biz birbirimizi hiç hayal kırıklığına uğratmadık, şaşırtmadık!














**Anane, büyükbabama söyle de, pazardan renkli gofret alsın bana!

Nisan 04, 2009

Ne zaman?!

gerek bazen,,. gitmek.. / Ehliyet, yol, harita, sır köyler, sora sora..

"Bazen, bazıları kuş olup uçarlar. Beklersin ama hiç geri gelmezler."

(off the record)

Nisan 02, 2009

Nisan 01, 2009

Kaybolursam Şarkı Söyle..

Hangi şarkı mesela?

En iyisi sesinden tanımak; tonu, rengi yardımcı olur bana ya da ne bileyim illaki şarkı olsun diyorsan; parola gibi bir taneyi belirlemeliyiz aramızda!

Ki; ben kolay kolay kaybolmam, gittiğim nice şehirde en çok terminaller ve yollardaki tabelalar ezberimde. Bir de her şehirde değişen simit kokusu.

Şarkı fikrini sevmedim diye, sakın ıslık gibi bir öneriyle gelme. Unutma ki, nefret ederim ıslıktan;.. Efkan Şeşen'in albümünü aylarca dinledim, ta ki birisi onun üflemeli bir alet değil de ıslık ürünü olduğunu söyleyene kadar!

Ya Beyoğlu'nda kaybolursa herhangi birimiz, her müzik marketten binbir çeşit şarkı duyulmuyor mu? Bir adımınla sanki ileri ya da geri tuşuna basmışçasına değişiyor sesler;. Al işte, gitgide çürüyor, şarkı fikri..

Galiba en karmaşasız olanı, kaybolursam ya da kaybolursan hiç aramayalım birbirimizi, artık çok geç olmuş demektir eğer kaybettiysek seni-beni..

Başkası söyleyince oluyor..

Gandhi güzel söylüyor çoğu zaman,..

Bugünlerde;..

asLI;
gözlemliyor..
öngörüyor..
göz-görüyor..
yenileniyor..
görüyor..
öğreniyor..
hazırlanıyor..
sabrediyor..
konuşuyor..
söylüyor..
soruyor..
bekliyor..
yürüyor..
okuyor..
ağlamıyor (gibi)..
çiziyor..
Küsmüyor (artık kendine)..
seviyor..
barışıyor..
yad ediyor..
'bil'iyor..

Takılıyor kendince:)

Art is for ...?

Bugün yine günlerden sanattı. Esasında sanat tarihi dersi vardı da, öyle gelmiyor bana; tablolar, akımlar, toplum, siyaset, politika,,.

Derken; bir sayfa döndü ve "Monet Claude" dedi hoca.

Belli belirsiz bir beden.. Beyaz, ama fırça darbeleri belirgin. Tüllerle aralanmış bir yüz. Şemsiye ki o kadar marur. Hem tek de değil.

Birine benzettim, hayaline;..
(Monet Claude - La Promenade)