Ağustos 21, 2010

Kırpık Dudak

Oruçluyken özlediğim yegane şey dudaklarımı cayır cayır yemek oluyor.

Ağustos 18, 2010

Sahur - 8

Bugün ilk kez helak olduğumu hissetsem de, iftarda aç olmama rağmen yemek yiyecek gücü bulamayıp ağlasam da yeni bir sahura "Merhaba!" :)

Ananem birazdan uyanacak, ben sofrayı hazırlayayım..

Sanırım beynim eski, dandik renkli limon sıkacaklarında sıkılmış halde.

Ağustos 17, 2010

Xuşkamın dedim;..


..sister der güleriz dedim. Başka oldu.. Bir avazda!

Sahur - 7

Ananem yoruldu.. Olmadı bu kez bir başıma.. Erken yedim, yatıyorum.

İsmini de değiştirmiyorum dizinin...

Ama ananemsiz, ı.hh..

Ağustos 16, 2010

Sahur - 6

Bugün karpuz yemeyi deniyoruz, bakalım gündüz iyi bir fikir olup olmadığını anlayacağız.

Hercümerç olmayı seviyorum, acılarıyla barışık gözüken bir insan modeli olmaktan sıkıldım. Sevmiyorum yüzümdeki hüznü, siktir.

* Daha yaratıcı olup bu sahur dizisine yeni başlık bulmalıyım.

Ağustos 15, 2010

..hatırlayalım!


"aşk da iki kişilik örgütlü mücadele değil midir böylesi hüzünlerde"

Sahur - 5

Bugün blogu kapattım, ne zaman açacağım sorusunu henüz düşünmedim bile. Yazarken bile düşünmedim.

Güzel bir gündü, Demokrasi Laboratuarı'nda ve sonrasında ayrımcılığı konuşurken umudumun olduğunu gördüm yine..

Meymenetsiz Cüce ve Karaktersiz Cüce'nin karşılaşması ise gerginliğin resmiydi.

Sener'in desteğini yeniden hissetmek güzel-di.

Uykum yok.

Ağustos 14, 2010

Sahur - 4

Sakiniz vesselam..

Gülüyorum bir surat büyüklüğünde ve bir ağız dolusu. Eski çamların bardak olduğu bu zamanlarda içimde son kalan iyi şey seni görünce kızdığı kadar özlediğini de itiraf ediyor. Hem de lanet olası çok sevdiğim ve senin hediyen olan o çantayla yakalanmama rağmen..

Neyse ki; Ezginin Günlüğünü dinlerken bu gece canlı kanlı, birlikte dinleyelim dediklerini de hatırlıyorum. Ama kusura bakma bütün geceyi sana ithaf etmedim, sadece bir şarkı..

Bir de, ben perşembeyi özledim.. Zira mirim söylese biz keyfetsek.. Evet evet, Cümbüş Cemaat..

Huzura kapıldım ya,, bahtım kara benim kör talihim Ankara çanlarını çalmaya başladı, hissettim bu gece..

Velhasıl kelam, yeni bir sahurda bu kez uykum olmadan; yarın gençlerle demokrasiden konuşmak için uyuyacağım şimdi.. Keşke önceden belli olsaydı da, günümü BOYKOT'un basın açıklamasına ayırsaydım.. Güzel yüzüne baksaydım..

Uyu-m.

Ağustos 13, 2010

Sahur - 3

Epey saattir uyumuyorum ve epey saattir de yemek yemiyorum. Sohbete dalıp iftarda yemek yememekse benim becerebileceğim cinsten birşey olsa gerek; üzerine:

Araf'ta Cümbüş Cemaat..

Harikaydı,, muazzam.. Tek damla akol almadan ve tabuları yıkıp tek başına gece dışarı çıkmayı ilk deneme adına en keyifli gecelerden, en hoş sahnelerden biriydi.. Acaba tamamını ayık kafayla izlediğim için mi bu kadar haz aldım..

Ha ama itiraf edeyim, balkonda büyük adamı özlemedim değil, sonrasında koluna dolanmayı da özlemedim değil.. Biraz üzülüp içerledim bile, keşke gelmiş olsaydı. Ama o gelmese de gidecektim, bundan eminim..

Gelelim sahura, ananemi bekledim yalnı kalmasın diye yoksa atıştırdım öte beri.. Şimdi birlikte de bir posta ufak tefek yiyeceğiz. Kafam uykusuzluktan düşüyor, sonrasına yazamam diye bu sahur yazısı yemekten önce olsun..

Bugün yaptıklarımı yazacaktım değil mi? Tüm gün dışarıda olmama rağmen yine erteledim, yine.. Yarına kesin ama..

Öyle,, aç, uykusuz ama bir o kadar da Cümbüş keyfinde Ehmedo özlemindeyim ..

Ağustos 12, 2010

Sahur - 2

Bugün davulcuyu duymadım, uykusuz da olmadığımı düşünürsek demekki bir günde bağışıklı kazandım ramazan ayına.. Zira usulünü, makamını bilmeden çalınan her davulda nası sinirleniyorum, ben yıllardır bu kadar çok istiyorken bilmeyen bir densize davul veriyorlar gelişine vuruyor diye.. Çalmak ne hacet..

Her neyse..

Ananeme döktüğüm diller faide etmedi, hasta olmadığını ve koskoca kadın olduğunu öne sürerek bugün de tutacak oruç..

Dünkü planlar yalan oldu; sergi, fotoğraf, ziyaret.. Peheeyy.. Orucu uykuya tuturdum, kendime de darıldım.. O yüzden bugün uzun ve dolu olacak, ama bu kez yazmayacağım.. Olsun hele "Sahur - 3"te anlatırım :)

Şimdi su içmem gerek..

Ağustos 11, 2010

Sahur - 1

İlk sahur dün geceden ağlayarak uyuyan gözlerimin şişliğiyle başladı, ananeme ilaç içtiği için tutmamasına yalvarmamla devam etti, sıcak çayın terler için de bırakmasıyla bizleri hızlandı ve davulcunun çılgınlar gibi çalan davuluna hayretle son buluyor..

Ananemle sahur güzel, sakin, huzurlu.. Ezanı dinliyoruz televizyondan da olsa:)

Hafiften büzüşen midelere henüz bir önerim yok ama deneyeceğiz; ilk gün için 3 sergi, bir fotoğraf turu, bir de Fener Rum Patrikhanesi ziyareti var.. Sonrasında evimde ilk iftar ve belki camii..

Öyle,, dinlence..

Ağustos 10, 2010

El Kadar..

Ben seninle birgün,

Bir minibüsçüler lokantasında,

Bir yılbaşı gecesi,

Esnaf Lokantası kokusunda,

Kara lahana çorbası içmeyi..

Bitti. (nokta)

Ağustos 04, 2010

Geçip giden veyahut şimdi gelen..

Şimdi şunu yapalım: Sakince 'o'ndan geriye doğru sayalım.. 10-9-8..

Ne taraftan bakarsan bak ya da neresinden tutarsan tut değişmeyecek bir tekerlemeyle ilerlemeye devam etmenin aymaz eminliği..

Müzik sesi geliyor; sanırım 'Kum Gibi' çalıyor ve inatla Diyarbakır'ın üzerinde martılar bu kez gülüşüyor..

Taşın sesi olur mu hiç?! Evet oluyormuş, çağırıyormuş durmadan.. Nasıl bir sıcak ki yaksa da tenini tutasın geliyor..

Özgürlük.. İşte bu diyorsun.. Özgürüm diye haykırıyorsun.. Bir yan uyanıp giden Mezapotamya bir yan doruklarken, 'Nefes alıyorum,, nihayet!!' diyorsun.. Haykırmaya gerek kalmıyor, mücadele orada son buluyor.. Savaşmadığını anladığın an kalkıyor siperler, kimse birbirine asker selamı vermiyor ve kimse bir insana aşık olmuyor..

Dinginlik böyle birşey olsa gerek.. Hayallerim nereye gitti derken, o dinginlik hayalleri de geri getiriyor.. Durmadan, susmadan, bıkmadan.. Kelimeler birbiri ardına geliyor..

Sarhoş kim? Taşa sevdalanan.. Toprağa, kuma bulanan.. Korkmadan en uzağa bakabilen.. Selam vermekten bile ümidi kesmişken her adımda biriyle tanışan..

Güven.. Kime, nasıl ama? Gitsek mi acaba? 'Xuşka'.. 2 çift göz.. 2 çift güzel kadın gözü.. Sevgi gözü, güven gözü..

Birlikte yaşamak.. Öğrenmişiz,, kim olduğumuzu ne olduğumuzu bir kenara bırakıp nargileyi, şarabı, rakıyı, iki kelamı, taşı, suyu paylaştık..

Bitmemiş,, hayat durmamış.. Şimdi sadece kirlenmesin istiyorum.. Biraz gözlerim kapalı, dünyevi planları bir kenara bırakmak istiyorum; çünkü benim hayallerim varken annemin gözlerinin daha da çok parladığını görüyorum..

Biliyorum ki, hayal yine masal olacak, yazılacak.. 2 yıla taşın şehrinde yaşayacağız biz: Ben, Stasia Xuşka, Alyoşa Xuşka..