Mart 19, 2008

oyuna devam..

oyun denmez oyun..

eğlenmeden oyun..

bir süre daha oynayıp yara bere içinde kalınca dizler, biter (mi) oyun..

peki ya sonra.. onca şey ne de çok ağrıtır, ne de ağır gelir omuzlara..

geçer,, geçiyor..

sandık kokusu.. şal..

Mart 14, 2008

masal..


Bilinmedik bir saat.. Nargilenin dumanı hala midede.. Gitmek zamanı bu kadar yaklaşmışken her şey bir adım daha öteliyor/iteliyor.. Ortaçgil susmuyor, her şarkıda -ki bence hepsi yaşam(ım)dan bir masal(!)-.. Her masalda yaşadığını hissetmek.. Yaşamını solumak..

Mavi kuş uçuyor, küçük kız yüzünü döküyor, bu normal de ne iken, bulutu tutup çöllere koyup yağmur yağdırırken, her aşkta aldatılmak, yağmur..

Her güne bir masal.. Bloga renk geldi, seslendi sanki; Ortaçgil: hiç susmayan, yaşam: hiç bitmeyen..

(konser esnasında: 14.03.2008 01.20 )

Mart 13, 2008

sonra..

sonra sonra yüzümün ağrıdığını, ağırlaştığını hissettim. Gitmekle dönmek arasındaki dengesizliğin gitmek kısmına gelindiğinde yine, aydım adeta kararın aydınlığına. Akşam bir şarkı dinledim, ışığı büyütüyorum şimdi; susarak mı yoksa sus(a)mayarak mı bilmiyorum ama büyütüyorum, hem de neyi büyüttüğümü tam da bil(e)meden. yürüyorum, çok sonra nereye gidiyorum diye sordum kendime, cevabı bulamadım; hem sevindim hem korktum.

sak-lan-ma-yan-e-be-dir-so-be-dir!