Mart 16, 2010

Zaman bi siktir! Beni zihnimle başbaşa bırak!

Zamanın oyun oynadığını hissediyorum sık sık, aynen şu anda da olduğu gibi.

Kepez'deyim. Geniş bir piknik alanı. Aylardan mart değilmiş gibi, bir sürü insan buraya gelmiş.

Et kokuları, toplar, ipler, şenlik, cümbüş ve garip bir imece hali.. Herkes diğer herkesin güzel bir piknik geçirmesi temennisiyle kalmayıp maşasından mangal kömürüne herşeyini paylaşma isteğinde.

Az ileride davul çalıyor, ben Tuğberk'in arabasında sabah 8.40'ta gireceğim sınava çalışıyorum. Bizim çocuklarsa top, ara ara da batak oynuyor.

En eğlenmeyen kişi olarak gözüksem de tüm gün; aksine deliler gibi eğlendim.

Tavuk yedim, neredeyse 1 tam ekmeği bitirdim. Çekirdek çitledim. Civan'ı Istanbul'a uğurladım.

Zaman silsin istiyorum bazı şeyleri, tam olarak ne olduklarını bilmesem de.. (Zamanla gelen edit (16 Mart '10 - babamı silsin lütfen!) İçimdeki büyük bir yükten kurtulacakmışım gibi..

Epeyce gidemeyeceğim Istanbul'a. Belki de gitmeyi istemiyorum, ajandamın da engeliyle.

Özlesem de Istanbul'u, oralı gibi yaşamayı yine, tüm bir haziranı Antalya'da geçirmeyi göz aldım 2 gün önce. Staj yeri Taca İnşaat. Acaba kask verirler mi şantiyede? Sarı olandan..

Kaleiçi'ni gezdim, denizi soludum zihnimin en derin yerlerine kadar.. Ankara'da mutsuz olan Istanbul ve İzmirliler'e Antalyalılar'ı da ekledim.

Başka şey deniz memleketinin çocuğu olmak..

Zihnimse bana hala oyun oynuyor, yanıltmak için çabalayıp duruyor; tarih bilincimi yitiriyorum..!

@ Antalya 14.03.2010 18:10

Zamanla gelen edit: Sınavı bilerek kaçırdım. Hocaysa bana ibret olsun diye sanırım, raporsuz telafiyi kabul etti; hem de ben istemeden..

Hiç yorum yok: