Mayıs 24, 2009

Neresi sıla bize, neresi gurbet!

Yazları köy çocuğuyduk biz. Her gün annemizi özlerdik; büyükbabamızla sokak sokak gezmeyi, kahvehanede oturmayı severdik. Ananemiz ıspanak pişirirdi ya da semizotu bahçeden yeni toplanmışından. Dut vardı, dut olmaz şehirlerde; dalından koptuğu an yenmelidir ya hemen ondan. Her eylül dönüşünde "Büyükbaba, anane! Beni köyden biriyle evlendirin" diye ağlardık. Römork üzerinde tarlaya gitmek, tarlada düşmek ve günlerce oturamamak, köpek kovalamak ya da köpek tarafından kovalanmak, kedilere uzaktan miyav demek, ineklerin kokusundan kaçmak ama umarsızca sütünden içmek, komşu teyzenin eriklerini de göz dikmek, açık dondurmacının dondurmasına bayılmak..

'Belli bir eğlence çıkarabilme kişilerine göre'ydi oralar, gitmiyorum 4 yıldır. Özlüyorum çok, burnumda tütüyor çocukluğum, ben!

Hiç yorum yok: