Mayıs 26, 2010

SaySay

'Bugünün tam olarak hangi gün olduğunu hatırlamıyorum' derken ajandaya baktım; meğer dünü de bilmiyor, hatırlamıyormuşum. Yaklaşık 10 gün öncesinden saya saya geldim bugüne, baktım ki saat 12'yi geçmiş. 'Kahrolası zaman!' dedim; gitarım olsa -tabi bir de çalabilsem- çıkarıp 'Tutamıyorum Zamanı'yı çalıp kendimle dalga geçecektim.

Aslında tek istediğim Ankara'nın günleriyle Istanbul'un günleri benzer mi diye bakmaktı, bakamadan pes ettim elbet; şimdiye kadar denediğim milyon kerede olduğu gibi. Eve gitmek istemekten çok başka bir şey bu, nefes almak isteği gibi.

Oha, tabi ya; artan bunca maket malzemesini ne yapayım diyordum. Kartonlardan bir ev, çıtalardansa uçurtma yaparım. Guajlarımla eskimiş dünyaya yeni bir kılıf uydururum. Pastellerle ona bir bayrak yaparım, tek olur. İsteyen penceresine asar, isteyen balona basar, dileyen don niyetine giyer. Ben yapayım da sahiplenmek kısmına karışmayayım.

Kalemlerim var, bir kırtasiyeyi dolduracak kadar. Yok lan, müze; hepsi başka, yedekleri var biter ya da bozulurlar diye.

Neyse, diyeceğim o ki; saymakla geçmiyor, en azından hazırlık yapayım. Yakın ya da uzak..

Hiç yorum yok: