3 saat.. [yazının öncesi]
- buldum, çok da güzel imiş…
Tüm bu heyecan Alpu’yu bulduğu için (miydi acaba? ) diye düşündü, “Neyi buldu” cevabını okuyunca. Aslında çok önce bulmuştu, Haller’in ışıkları altındayken hem de. Orada şükretmişti, iyi ki unutmuştu mutluluktan ağlamanın ne olduğunu ya da ilk kez orada ağlamıştı mutluluktan.
Alpu’yu buldum…
İzlediği bir filmden şu sözleri hatırladı: “Sophine School anıtının önünde yürüyordum. Benim yaşımda olduğunu ve benim Hitler’e katıldığım yıl idam edildiğini gördüm. Ve ancak o zaman genç olmanın bir mazeret teşkil etmeyeceğini ve o yaşta da doğruları bulabilmenin mümkün olduğunun farkına vardım. “
Doğruyu buldum…
‘Değerlerin evrensel olarak değerini yitirmesi’, nelerdi o değerler; benim değerim senin için de değer miydi?
Acaba ben neler yitirdim. Suçlu muydum, belki biraz da aptaldım.
Mesela şimdi şeyy istesem; neyse başka zaman!
—Otobüs mü geldi, peki tamam geliyorum; valizim yok teşekkür ederim, ben Ankara’dan gelen misafirim sadece”, diyerek, pembe ayakkabılarına dolan suyun çıkardığı sesle koşar adım ayrıldı yazar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder