Eylül 07, 2012

Kuytuyu Terk Etmek


Kadınım… kovulduğumuz serin kuytulardan uçuşan sorulardır kalan
yorgunsan, uzatamam ellerimi, açsan besleyemem
sanki soluk alıyormuşum, hiç olmamışım gibi
dönüşsüz yollarda unuttuğum için seni…

(Eren AYSAN, Terk Edilmiş Kuytu)

Fotoğraf: Ağustos 2010 @ Mardin by Stasia

Eylül 06, 2012

..rüyam Netamiye'de geçiyordu!


Netamiye'yi gördüm rüyamda, belki de gerçek gitmek buydu. Hâlâ ağlıyorum kaçak köşelerde, pusuya koşuyorum kimse görmesin diye..

Hasan Ocak'ı gördüm, bir de sen olduğunu sandığım birini.. İkiniz de 30'unuzdaydınız.

"30 yaşındasın, aynı yaş; sana da kıyacaklar!" diyemedim. Nikbin ve bedbinim; gördüm ama söyleyemedim. Affet.

Hrant'ı gördüm, henüz kalleşler vurmamıştı onu arkadasından.. Lanet 301 davasından çıkarken; diyemedim, "Vuracaklar ahparig, kıyacaklar.."

Annemi gördüm, yüreğimin sızısı; tüm acılarına yenilmiş, kendini işkenceyle öldürmeye çalışıyordu..


Göğsümdeki ağırlık artıyor giderek.. Enseme bir topuz kondurdum, 30'larımdaymışım gibi; halbuki daha yolun yarısı 25'e erememişken.

Hasan'ın Hrant'ın ne demek istediğini arar dururum, rüyanın sırrına eremedikçe artacak her gün göğsümdeki ağır ağrı..

*güvercinmiş, güzelmiş. / uyusam geçer diyorsun ya, yalan o..

Gidelim Netamiye'den, yakıp da gidelim; zihnimizden, kalbimizden.


"Rüyanın faili, meçhulu, tanığı kimdir" derken 11 Ekim'de 'denk geldiğim' o işaret:

..benziyordur gülüşler,,







Düş ile Hasan’a Yazılmış Cüz’dür

“Hasan Ocak’ın yaşadıklarımdan ömür yapan gülüşüne ve emeğine saygıyla…”
Onun, öpmelere kıyamadığımız o boynuna paslı bir tel dokundu…
Hasan’ı arıyoruz!
en çok kalbimizde senin kalbinde hırpalanan feci renklerinde aşkın defalarca kaybolarak yüzlerce klam koyarak aksine aynadaki dudaklarımızın
arıyoruz Hasan’ı
ki sen gülüşünü örterken dalında bir erik çiçeği rüzgârdadır
“damarlarımız bağlı damarlarınıza yaralarınızdan”
kayıtlarda korkunç bir hükümdarlıktır –duralım soluk alalım önce-
anlamaktan daha zor anlaşılmak
ah bir dudak bükülüşüne benziyor ince saz makamı
doldururken tende açık kalan o imlayı
tuz desem yetiyor su dökülüyor testisinden
bir giysim yok kendimi açıklayacak
pirim nerede açıldıysa yara orada kapanacak
seni arıyoruz korkuncuz darmadağın yataklarda kokunda kayboluyoruz
arıyoruz Hasan’ı kimi görsek benzetiyoruz
benziyoruz… dokunduğumuz çocukların tümü mahcup
seni ararken kendinden gidiyor her şey karşılaşıyoruz seninleyani geceye düşmüş pusulasız çarparsız kayalalıklarına hayat denen
orman yangınında mısın bir cemre düşmüş tutar mısın
ben uzun bir kelimenin ortasında dinleniyorum
bozdurduğum dilden geriye bir çığlık kaldı
“Hasan’ı arıyoruz” biz
Hasan bizi arıyor
Seri üretim bin suret içinde
kıymetini bilerek acının da kısa süren sevinç nöbetlerinin de
belki ufkuma gerili gökyüzü azalmaktadır
belki azalan benim kayda düşen fotoğraflardan
beni arıyor kalbimin karakollarından soruyor beni elinde yırtık bir fotoğrafım
bir daha durulmuyor o akşamlarda gülümseyerek
adını sıkıca tutuyorum
Hasan’ı arıyoruz
ama
o bizi buluyor her defasında
// Evren Barış Yavuz

Şubat 23, 2012

Bulutlar üzerimize yağdı; biz rakı içtik..


"Harika kar yağıyor şu an, sanki bulutlar üzerime yağıyor gibi.. Kaçırmaktasın.."
14.01.2012 Galatasaray


Masa da masaymış ha / Edip Cansever

Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kâseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
Adam masaya
Aklında olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
İşte onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranın dökülüşünü koydu
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
Tokluğunu açlığını koydu

Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu.

@Umut Ocakbaşı / 30.01.2012

Şubat 16, 2012

İnsan bazen, tam da çok sevdiğini söyleyecekken; gidiyor-muş.


Ve insan.. Günlerdir kaçarken düşünmekten; bir sürü hayat gailesi, devlet badiresi canını yakmışken, bir de o gelmesin başıma diyor..

Sonra uyku tutmuyor, bir sürü saçma şey yapıyor yurtta tek başına.. Aklına yine gelmiyor hiç..



Sonra 4.15 oluyor saat, az daha dayansam güneş doğacak..

Ve bir adam.. Bir fotoğraf.. / ..sigarasını içiyor, dumanlar yüzünden kaçıyor; yüzü o kadar güzel ki, sadece o duruyor. Sakalları, saçları; beyazlara buyur etmiş çoktandır.. Eli, elleri; yüzüğü sonra, ilk gece durmadan anlattığı.

Bileziğim?! -takmıyorum ben onu artık.

Sahi, doğar mı güneş?!

Çok özlemişim, çok; cumadan (-dersten sonra işim var-) beri sustuklarım illaki ağlamak mı olmalıydı bu gece..

Yine;
..mağusa limanı çalıyor; ve ben sahiden, son defa çok seviyorum..

Şubat 06, 2012

Bazı günler;


..gitmek daha da zorlaşıyor.
/yeni hikayeler; hızla gelip hızla gidenler/ - bazı yalanlar güzel bazı gerçekler acı bazı rüyalarsa kısaymış. -hem gökten de üç elma düşmüş,,